Antakya Tarihi

Sizden Gelenler

mehmet can aslan
affana ilk girdiğimde tm dedim zamnda yolculuk basladı
sonra arkadas bizi bahçeye çıkardı ve dedim ki burası alamut kalesi olsa gerek
hataya ne za...
Friday, 17 May 2013 23:07
yunus emre clvl
ilk geldigim zaman kız arkadaşımla kız arkadasım biraz çekindi çünkü ön taraf kırathane bir farkı yok gibi gözöküyordu bahçe kapısından girdigimizde ...
Wednesday, 06 February 2013 23:23
onlinemutfak.net
çok başarılı bir site tebrikler.
Sunday, 22 July 2012 16:03

Antakya

antakya
/home/faqaffan/public_html/administrator/components/com_vvisit_counter/helpersPlease reinstall [Vinaora Visitors Counter] component53
  • 1.jpg
  • 1a.jpg
  • 2.jpg
  • 3.jpg
  • 3a.jpg
  • 4.jpg
  • 4a.jpg
  • 5.jpg
  • 5a.jpg
  • 6.jpg
  • 6a.jpg
  • 7.jpg
  • 7a.jpg
  • 8.jpg
You must have Flash Player installed in order to see this player.

antakyagazetesism


BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?  

*Antakya Mozaik Müzesi Mozaikleri bakımından Dünyada ikinci sırada...

* St. Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın yayıldığı ilk mağara kilise...

*Asi Nehri Güney’den Kuzey’e ters akan tek nehirdir...

*Habib-i Neccar Camii Anadolu'da yapılan ilk camidir...

*Hatay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Devlet olma özelliğini kazanmış tek vilayettir...

ANTAKYA’NIN KURULUŞU

Büyük İskender’in komutanlarında Antigonus ve Seleucus, Mezopotamya ile Suriye’nin yönetimi için aralarında savaşmış, zafer Seleucus’un olmuştur. Y eni bir kent kurmak isteyen Seleucus, Zeus’tan kendisine yol göstermesini ister ve bir kurban keser. Kurban etini kaparak uçan bir kartal, Silpius Dağı’nın eteği ile Oronte (Asi) Nehri’nin arasına konar. Seleucus, bunun Zeus’un bir işareti olduğuna inanır. M.Ö. 300 yılında kentin temeli atılır. Kenti planlama işi mimar Xenarius’a verilir. Xenarius şehri kışın güneş görecek, yazın rüzgarlardan faydalanacak şekilde planlar.

Kente Seleucus’un babası Antiochus’un adı verilir. M.Ö.64 yılında Roma hakimiyetine geçene dek Antakya, Seleucus Krallığı’nın başkenti olmuştur. Seleucus hanedanlığı döneminde kısa zamanda gelişen şehir büyük bir üne kavuşur. Roma hakimiyetine geçmesi ile birlikte şehir, Roma ve İskenderiye’den sonra, Roma İmparatorluğu’nun üçüncü büyük eyaleti haline gelerek, çok parlak bir dönem geçirir.

Uygarlıkların medeniyetle tanıştığı ,inançların tanrı askıyla birleştiği ve özgürlüğe kavuştuğu yer “ANTIOCH”...

 
Ayşe Serra Şeyhoğlu "Antioch'tan Hatay'a" adlı kitabından alıntıdır...  

 ANTAKYA TARİHİ YERLER

 
St.Pierre Kilisesi

St.Pierre Kilisesi; Antakya’nın 2 Km. kuzeydoğusunda, Reyhanlı karayolu üzerinde, Habib-i Neccar Dağı’nın uzantısı olan Haç (Stauris) Dağının eteğindedir. 13 metre uzunluğunda, 9,5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde doğal bir mağaradır. Hz. İsa’nın ölümünden sonra havarilerinden St. Pierre Antakya’ya gelerek (M.S.1.y.y.ilk yarısında) burada telkinlere başlamıştır.

 

İsa’ya inananlara “Hıristiyan” adı ilk kez burada verilmiştir. 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından burası Hıristiyanların Hac yeri olarak kabul edilmiştir. Her yıl 29 Haziran’da St.Pierre günü (bayram) kutlamaları yapılmaktadır.

 
im

HARON (Cehennem Kayıkçısı);Haron, St. Pierre Kilisesinin 20 m. uzağındadır. Burada kayalara oyulmuş dev bir büst bulunmaktadır. Büst, başında örtü bulunan tamamlanmış kabartma bir insan portresidir. Bu kabartma Antiochus zamanında bir veba salgını sırasında yapılmıştır. Çok sayıda insanın ölümüne yol açan salgını önlemek için bir kahine danışılmış ve onun tavsiyesi üzerine dağa şehre yüksekten bakan bir mask oyularak üzerine ölümleri önleyecek sözler yazılmıştır. Günümüzde bu yazılar mevcut

 

Hatay Arkeoloji Müzesi (Antakya Mozaik Müzesi); Mozaik koleksiyonu zenginliği yönünden dünyada ikinci, para koleksiyonu yönünden ise üçüncü sırada yer alır. Harbiye, Antakya, Aççana, Çevlik, ve İskenderun'da yapılan kazılarda bulunan çeşitli süs eşyaları, heykeller, mezarlar da sergilenen eserler arasındadır.

 
 
Titus-Vespasianus Tüneli 

Titus-Vespasianus Tüneli ve Kaya Mezarları; Antik Seleucia Kent ve limanını dağlardan inen sel sularından korumak amacıyla M.S. 69 tarihinde Vespasianus döneminde başlayan ve oğlu Titus (M.S.81) tarafından tamamlanan bir tünel ve kanaldan ibarettir. Kanal 1.330 metre uzunluğundadır. Tünelin kapalı kısmının uzunluğu 130

 

metre, yüksekliği 7 metre, genişliği 6 metredir. Kaya mezarları; Titus-Vespasianus tüneline yakın Roma Dönemine ait 13 kaya mezardan oluşmaktadır.  Bunlardan “Beşikli Mağara” en geniş ve ünlüsüdür. 

 
   
 

Beşikli Mağara ; Samandağı Çevlik köyünde deniz kenarında 300 hektarlık alana yayılan  Seleukeia pieria” yada bir diğer söyleyişle “Pieria’daki Seleukeia” antik kentinin en önemli kalıntılarından biri olan Beşikli mağara tamamen kayaya oyulmuş mezar kompleksidir. 18. Ve 19. Yüzyıl seyyahlarınca seyahat kitaplarında krallar Mezarı olarak tanımlanmış W.Barlett tarafından gravülleri çizilmiştir.

 
 Mezar odasının bulunduğu alan eski çağlarda ölüler şehri olarak adlandırılan bir nekropol alanı olarak düzenlenmiştir.
 

St. Simeon Manastırı ; Samandağ İlçesi yolu üzerinde Değirmenbaşı beldesinden ayrılan bir yolla gidilen Aknehir Beldesi sınırları içinde 479 metre yüksekliğinde bir tepe üzerinde kurulmuştur. M.S. 6 yüzyılda yapılan Manastırın sekizgen avlusunun ortasında doğal bir kayadan yapılmış sütun mevcuttur. St. Simeon buraya M.S. 541 yılında gelmiş ve 592 yılında ölmüş olup. St.Simeon’un ölünceye kadar bu sütün üzerinde yaşadığına inanılır.  

 
  Harbiye (Daphne) ;Antakya’ya 10 Km. uzaklıktadır. Vadinin güneyinden çıkan kaynaklar şelaleler oluşturduktan sonra Asi Nehrine kavuşur.  Harbiye olarak bilinen bölgenin antik dönemindeki isimleri Kastalia, Pallas ve Saramanna’dır.
 Helenistik ve Roma dönemlerinde çağlayanlarıyla   tanınan  ve  dünyaca  ünlü  bir  sayfiye  yeri olarak kullanılan  Defne, o dönemde zengin halk kesimi tarafından yapılan çok sayıda  köşkleri, tapınakları ve eğlence yerleriyle ünlüydü. İmparator Gallus döneminde Harbiye eski ihtişamına kaybetmeye başlamış, Arap istilasından sonra da bir daha parlak dönemlerine dönememiştir. Günümüzde Harbiye her biri 300-500 kişilik Restaurantları ile bölgemizin en önemli eğlence ve gostronomi turizm merkezidir.  
 

Seleukeia Pierria (Çevlik) Ören Yeri ; Samandağ İlçesi, Kapısuyu Köyü sınırları içerisindedir. M.Ö.305 yılında Selevkoslar tarafından başkent yapılmak amacı ile kurulmuş, ancak dış saldırılara açık olması nedeni ile Antakya kurularak başkentlik oraya taşınmıştır. Seleukeia ise bir ticaret şehri olarak genişlemiştir. Şehir Roma çağında en parlak günlerini yaşamıştır. Şehirden günümüze Antik Liman kalıntısı,

 Titus-Vespasianus Tüneli, Dor mabedi ve Kaya mezarları kalmıştır.

Antakya Surları Antakya Surları ;Antakya şehir surları M.S. 526 yılında İmparator Justinyen tarafından yaptırılmıştır. Eski devirlerde Antakya’nın etrafı yüksek surlarla çevriliydi. Selevkos ve Roma dönemlerinde daha uzun ve yüksek olarak yapılan surlar üzerinde 360 nöbetçi kulesi ve Habib-i Neccar dağı’nın en yüksek

ve sarp tepesi üzerinde bir iç kale bulunuyordu. Bugün surların sadece Hacıkürüş deresine bakan yamaçlarındaki bazı bölümleri sağlam kalmıştır.

Habib-i Neccar Camii

Habib-i Neccar Camii ; Anadolu’nun ilk camii olan Habib-i Neccar Antakya’da yapılmış ve Müslümanlık Anadolu’ya buradan yayılmaya başlamıştır. Habib-i Neccar Camii  Hz. Ömer’in Komutanlarından Ebu Ubeyde Bin Cerrah Tarafından M.S 636 yılında inşa edilmiştir.Hz. İsa’nın Havarilerine ilk inanan Habib-i Neccar bir inanç abidesi

ve Kuran-ı Kerimde Yasin suresinde övülen bir şehittir. Mezarı camide bulunmaktadır. Çok tanrılı dönemde Roma halkını Allah’a inanmaları için Antakya’ya iknaya Hz. İsa tarafından gönderilen elçiler Yuhanna, Pavlos ve Şemun Safa’nın da mezarları cami içinde yer  aldığına inanılmakta ve kabirleri bulunmaktadır. 

Şeyh Ahmet Kuseyri Camii ve Türbesi ; Antakya –Yayladağı  güzergahında, Antakya’ya 25 kilometre uzaklıkta bulunan Şenköy beldesindedir. Osmanlı döneminde yaşamış bir veli olan Şeyh Ahmet Kuseyri’nin türbesi ve aynı avluda bulunan cami 16. yüzyıl eseridir.

Hızır Türbesi

Hızır Türbesi ve Musa Ağacı ;Antakya’da ve Samandağ ilçesinde pek çok yerde Hızır (a.s) adına yapılmış türbe ve ziyaretler vardır. Ancak bunların en ünlüsü  Samandağ sahilinde, Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın buluştuğu yer olarak kabul edilen kayanın üzerinde kurulan Hızır (a.s) ziyaretidir.

Samandağ ilçesi Hıdırbey Köyünde koruma altına alınmış ulu bir çınar ağacı vardır. 800-1000 yaşlarında olduğu tahmin edilen, ancak halk arasında 2000-3000 yaşları arasında olduğuna inanılan bir ağaçtır. Gövdesinin çevresi 35 metredir. Bu ağacın Hz. Musa’nın asasının ab-ı hayat (ölümsüzlük suyu) sayesinde filizlenip kök salması sayesinde meydana geldiğine dair efsaneler anlatılmaktadır.

 Ulu Camii

Ulu Camii ;Antakya'nın Ata Köprüsü yakınında bulunan ve yapıldığı dönem itibariyle Antakya’nın en eski camisi olan Ulu Cami’nin Memlük dönemi eseri olduğu sanılmaktadır. Kitabelerden, ve minaresinin çeşitli dönemlerde tamir edildiği sanılmaktadır.

Ortodoks Kilisesi (Aziz Piyer ve Aziz Paul) ;

Antakya’da Hürriyet Caddesinde bulunan kilisenin yapımına 1860’lı yıllarda başlanmış,ancak 1872 depreminde büyük hasar görmüş,tekrar başlayan yapım çalışmaları 1900 yılında tamamlanmıştır.

Katolik Kilisesi; 1977’deKapusu rahiplerine verilen ev 1991’de geçirdiği restorasyonun üzerinden kilise olark işlev gören Katolik Kilisesi klasik bir Antakya mimarisi örneğidir.Kilisenin 71 yaşındaki Papazı Domenico Antakya’ya yı şöyle tanımlıyor;İlk havariler buraya geldiler ve burada yaşadılar.Hıristiyanlar için Kudüs'ten sonra ANTAKYA ve ardından Roma gelir.

Protestan Kilisesi;

Kayıtlı hiçbir protestan olmamasına rağmen Güney Kore’den gelen Protestanların maddi kaynak ayırmasıyla açılan kilise Hatay valiliğine yaklaşık 50 mt mesafede bulunan eski bir Antakya evinin restore edilmesiyle kiliseye dönüştürülmüştür.

 

Taş bina olan kilise Fransızlar döneminde elçilik ve Fransız Bankası olarak kullanılmıştır. 2000 yılında Güney Kore Kwong Lim Metodist Kilisesi tarafından Protestan Kilisesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Havra ; Binanın 1700 yıllarında Havra olarak yapıldığı tahmin edilmektedir. Havrada bulunan mukaddes kitap Tevrat İbranice Ceylan Derisi üzerine yazılmış olup 500yıllık bir tarihi bulunmaktadır.

Vakıflı Ermeni Köyü;

Hatay’ın en güneyinde, bir yüzü Suriye'ye bir yüzü Kıbrıs'a bakan yeşillikler içerisinde küçük bir köy Vakıflı. Onu Türkiye’deki binlerce köyden ayıran özellik ise Ermenistan sınırları dışında yer alıp da tüm nüfusu Ermenilerden oluşan, tek yerleşim birimi olması. Bu bakımdan kendisi küçük de olsa ünü sınırları aştı, sorunları Avrupa Birliği (AB) diplomatlarının bile gündemine girdi.

Hatta geçtiğimiz günlerde AB Komisyonu Türkiye Büyükelçisi Kreschmer beraberinde iki AP parlamenteri ile köyü ziyaret etti. Tabii Amerikan CNN İnternational ve Alman Deutsche Welle gibi iki dünya devi medya kuruluşu da.

 

Meydan Hamamı; Selçuklu dönemi yapılarındandır.1122 yılından itibaren muhtelif tarihlerde İshak,Süleyman Eyyübi ve Cafer ağalar tarafından onarılmıştır.

 

 

Antakya Sokakları ; Helenistik çağ kentlerinin tipik bir örneği olan Antakya’da sokaklar,birbirine dik olarak kesen ızgara planına bağlı olarak geliştirilmiştir.

 

 

Uzun Çarşı ; Antakya’da yöresel ürün ve el sanatlarından baharata kadar hertürlü ihtiyaç maddesini bulunduran otantik çarşı.

 

 

Antakya Tyche’si ; Samandağ ilçesi Mağaracık köyü civarında bulunan eser 8 cm boyunda bronz bir heykeldir.Roma çağına ait olup 83,5 cm  yüksekliğinde, Helenistik çağ heykeltıraşı Eutychides tarafından yapılmıştır. 

 

Bayezid-i Bestami Makamı 

Bayezid-i Bestami Makamı; Kırıkhan’ın kuzeyinde Alaybeyli Köyünün hemen önünde yer alan bir tepe ve Darbısak Kalesinin içinde yer alır. Bu kale, Antakya Haçlı Prensliğinin önemli kalelerinden biri idi.

Belen geçidinin kuzey girişinin güvenliğini sağlayan kale, 1268 yılında Baybars tarafından alındıktan sonra  önemini yitirmiştir.

19. yüzyılın sonlarında buraya Karamürselzade Mustafa Şevki Paşa tarafından İslam evliyalarından Bayezid-i Bestami adına bir cami ve ziyaret yeri yaptırılmıştır. Kalenin bazı bölümleri kısmen ayaktadır
Payas Sokulu Mehmet Paşa Külliyesi

Payas Sokulu Mehmet Paşa Külliyesi ;Dörtyol İlçesi Payas beldesindedir. 1574 yılında Mimar Sinan tarafından  yapılan Sokullu Mehmet Paşa  Külliyesi Osmanlı mimarisinin örneklerindendir.  Külliye bünyesinde; 45 dükkanlı han, imaret, çifte hamam, cami ve medrese bulunmaktadır. 

Bakras Kalesi ; Aynı adla anılan köyün hemen üst tarafındadır.Köyün yolu Antakya-İskenderun yolunun 27.km.’ sinde ayrılır.Yolun batısında,dağların arasında sarp bir tepe üzerine yapılmıştır.Önceleri Belen geçidinin girişini,Antakya kurulduktan sonra sonra ise Seleukos başkentini koruma gayesine hizmet etmiştir. Haçlılar döneminde de,Antakya Prensliğinin kuzeyde en önemli savunma noktasıydı.

Kızlar Sarayı ; Reyhanlı-Halep asfaltı üzerinde (Tampon Bölgede)bulunmaktadır.Bu sarayın bölgeyi kontrol altında tutan bir merkez olduğu ve Bizans devrine ait olduğu sanılmaktadır.Saray girişine iki taraflı kesme iri blok taşlarda oluşan geçitten girilmektedir.Giriş kısmı yıkılmıştır.Orta kısmında yüksek kare planlı bir kule bulunmaktadır.

 

Koz Kalesi ; Altınözü’ne bağlı Koz Köyü’nün yakınındadır.Eski çağlarda kullanılan ve Altınözü tarafından gelip Harbiye’den geçerek Antakya’ya gelen Kuseyr yolu üzerindedir.Bu Kalenin Antakya’nın güney bölgesini emniyet altına almak amacıyla Antakya Prensliği döneminde yapıldığı sanılmaktadır.Antakya Latin Patriğinin de ikamet ettiği yer olan Kale 1268 yılında Baybars tarafından kuşatma sonucunda teslim alındı.

 

Darb-ı Sak Kalesi; Derb yada Darb (El-Darb) Arapça geçit yol anlamındadır.Sak ise dağ eteği,vadiye bitişik kısım,yamaç anlamına gelmektedir. Darb-ı sak kalesi,M.Ö.333 yılında, Pers Kralı Darius’un Büyük İskender’e karşı İssos savaşından önce karargah kurduğu mekan olarak dikkat çeker.

Payas Kalesi; Payas’ta Sokullu Külliyesi’nin batısındadır.Burada eskiden harap bir kale vardı.Sahile inşa edilen Payas limanı ile tersanenin güvenliği için 1567 yılında kale ve hendeği tamamen sökülerek yeniden yapıldı.

 

Batıayaz ; Antakya-Samandağ karayolu üzerinde,Antakya’ya 20 km uzaklıktadır.Tarih ve doğanın iç içe olduğu,zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı bir yayla köyüdür.

Yenişehir Gölü ; Antakya-Cilvegözü yolu üzerinde,Antakya’ya 40 km mesafededir.Şimdi piknik yeri olarak kullanılan antik dönem yerleşim yeridir.

Barlaam Manastırı 

Barlaam Manastırı ; Yayladağı İlçesinde bulunan Antik Cassius (Keldağı) dağında bulunmaktadır. Burası Hitit döneminde kutsal alan sayılmış, Romalılar zamanında da bu özelliğini korumuştur. Manastır ve kilise olmak üzere iki ayrı ana yapı dönemi geçirmiştir. V. yüzyılın sonunda onarılmış, daha sonra eklemeler yapılmıştır.

 

İssos (Epifenya)Harabeleri; Pers Kralı Darius III ve Makedonya  Kralı Büyük İskender’in M.Ö. 333 tarihinde savaştığı bu bölge Helenistik döneminde kurulmuş ve Roma döneminde varlığını sürdürmüştür. Şu an bölgede antik şehir kalıntıları ve su kemerleri bulunmaktadır. 

Aççana Harabeleri 

Aççana Ören yeri ;Antakya-Reyhanlı karayolunun 22. kilometresinde bulunan bir höyüktür. Yaklaşık 30 dönümlük bir alanda bulunmakta olup,  10.082 m2’lik kısmında British Museum tarafından 1936-1938 yılları arasında arkeolojik kazılar yapılmış ve 17 kültür katı tespit edilmiştir. Bugün ören yeri içerisinde; 7’nci katında bulunan Yamhad Kralı Yarım-Lim ile 4’ncü katında yer alan Kral Niqne-Pa’nın saraylarının kalıntıları mevcuttur. 

 
 
 
 
Image 1